Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

25 Kasım 2010 Perşembe

Üzülecek onca şey içinde bize,mutlu olmak kaldı.


    Sabah akşam uyuyasım var bu günlerde.İşim gücüm olmadığından mıdır,beynimin içi soru(n)larla dolu olduğundan mıdır, gözlerimi açamıyorum.O kadar yorgun,o kadar korkak,o kadar hiç bir şeye hali kalmamış hissediyorum ki kendi mi..Daha da kötüsü bu hal-i ruhiyyatı çevreye belli etmemek konusunda duyduğum zorunluluk.

    Biliyorum,ilk değilim depresyona girmiş...En kötü depresifte değilim,benden çok daha kötüleri de var,bunu da biliyorum...

    Keşke derdim kendimle değil başkalarıyla olsaydı.Bence insanın kendiyle mücadele etmesi başkalarıyla mücadele etmesinden çok daha zor.Tıpkı kendisine hükmetmesinin başkalarına hükmetmesinden daha zor olduğu gibi.

    Aslında tüm bu dibe vurmuşluğa bir tek neden bulabiliyorum kendimce:Unuttum cümleyi iyi mi?Noluyor bana Allah'ım...Acil yazmak istediğiniz bir cümleyi unutuvermeniz de ayrı bir dert ve ben bunu bu günlerde sık sık yapıyorum..İçinizdeki derdi,sıkleti,negatif düşünceyi dışarıya atmaya çalışırken elinize geçen iri bir parçayı tekrardan içeriye kaçırmak gibi.

    Ama dertler öyle kolay kolay terketmezler insanın yüreğini.Kötü huylu bakteriler gibi çoğalır dururlar.Ruhumuzu kemirir dururlar.Bitsin bu çile isteriz bazen de ruhumuz tükenmez.

    Böyle bir dünyada ,böyle bir düzenin altında yaşıyor olmanın bedelidir bu.

    Yapmak istediğim tüm sorunlardan sistemi,kurulu düzeni sorumlu tutmak değil aslında;sadece mutlu olunabilecek hiç bir şey bulamamak üzüntüsündeyim.Mutluymuş gibi yapmak,mutsuzluğunu bile doyasıya yaşayamamak hali bu.Nedensiz bir şekilde mutlu olabilen o kadar çok insan var ki ;mutluymuş gibi davranmak zorundayız maalesef."Dışı güler içi ağlar " diye buna deniyor işte.Onlara da hak vermek gerekir,yıllardır sağda solda,televizyonda,panellerde ,konferanslarda , yayın organlarında "küçük şeylerle mutlu olmayı bilin"diye konuşan sermayenin psikoloji ağızlarını dinleyip durdular.Neler söylemediler ki onlar  mutlu olunacak bu küçük şeyler için: Ayakkabım yok diye üzülme ,ayağım var diye sevin ; oysa zaten ayağım olduğu için ayakkabı istiyorum  ve ayakkabım olmadığına üzülüyorum diyemedik.Bardağın dolu tarafını gör,bardağını doldurmaya uğraşmaktan vazgeç, en çok telaffuz edilen cümleler sıralamasında hep birinciliğe oynamadı mı yıllarca ve hala.Okuyanları aptal yerine koymaktan ve aptallıklarını artırmaktan başka hiç bir işlevi olmayan ,hayatı çözdüğünü düşünen bir alay geri zekalının yazdığı kişisel gelişim kitapları "best seller" olmadı mı bu ülkede?
  
     Neredeydik, nerelere geldik, işte halimiz budur.

     " Ağlamak güzeldir" diyen Sezen artık ağlatan şarkılar yapmayı çoktan bıraktı."Yalanda olsa mutluyuz ya bu bize yetiyor" diyen adam da yok artık.

      Mantığımızı nelere feda ettik...

     Geriye özgürce depresyona giremeyen zavallılar olarak kaldık.Ağlayamadık.

    Geriye yalın ayak çocuklar için gözyaşı dökememek kaldı.Savaş meydanlarında ölen çocukları savunmak Tayyip Erdoğan'a kaldı sonunda.

     Üzülecek onca şey içinde bize,mutlu olmak kaldı.Yazıklar olsun...
  

  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder