Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

21 Kasım 2010 Pazar

ANLATIYORLAR


     İBRAHİM ANLATIYOR:
   Bir kaç gün önce yaşadığım bir olay günümüz ilişkileri üzerine düşüncelerimi yeniden gözden geçirmemi sağladı.Olayın kahramanları herhangi bir üniversitenin herhangi bir bölümünde okuyan sıradan iki bayan öğrenciden biri idi.Doğrusu olayın sonunda sıradan olmadıklarını anladım ama sanırım biraz geç oldu.
   Olay bir arabada geçti.Ve arabanın şoför mahallinde de ben oturuyordum.Bir de o bayanlarla birlikte üç arkadaşım daha içerideydi.Araba normalde dört kişilikti ama biz yağmurlu  havanın hatrına arabanın kontenjanını altıya çıkarmak durumunda kalmıştık.
    Olaya gelecek olursak en başta şunu belirtmeliyim arabama binen bayanlarla uzaktan yakından bir tanışmışlığım mevzubahis değildi.Yanımda ki erkek arkadaşlarımdan ikisi daha benimle aynı durumdaydı.Aramızda yalnızca bir arkadaşımız bu bayanları tanıyordu ve sonradan öğrendim ki bu talihsiz arkadaşım içlerinden biriyle kalbi olarak ilgileniyormuş.Şunu da söylemeliyim arkadaşıma yaptığım bu talihsiz nitelemesi sadece benim hayata bakışımla ilgilidir yoksa arkadaşım mevzubahis bayanın her haline hayran bir kişiliktir imiş..
   Herneyse;Şehir bardaktan boşalırcasına yağan şiddetli bir yağmurun tesiriyle sırılsıklam ıslanmaktayken biz dört arkadaş bir an önce arabaya sığınma telaşı içinde korumasız (şemsiyesiz) bir şekilde bir koşma eylemi içerisindeydik.Arabanın yanına geldiğimizde hiçbirimizin ıslanmadık bir yeri kalmamıştı neredeyse.Alelacele arabaya bindik ve koltukların ıslanma durumunu da es geçtik.O an hepimizin kafasında ki tek düşünce arabanın bir an önce çalışıp yola koyulması ve evde düzenleyeceğimiz ıslaklıktan kurtulma partisine olabildiğince erken bir vakitte erişmekti.(Aslında burası biraz abartı oldu sanırım,o kadar ıslanmamıştık)
    Tam yola koyulacaktık ki bir cam böğürtüsü tık tık şeklinde arabanın içinde yayılmaya başladı.Sonra da "la havleeee ,kimdir bu havada arabanın camını tıklayan zevat" şeklinde acele yakınmalar dile getirildi arabanın içinde.Kafamızı çevirdiğimizde şu an yazılmakta olan hikayenin başkahramanı olacak iki bayan üniversite öğrencisi silüetiyle karşı karşıya geldik.
    Arkada oturan arkadaşlardan biri - İsmail olanı- camı indirip ,sinir katsayımızın artmasına neden olan bayanlarla konuşmaya başladı.Havadan sudan konuştular ilk başta.Hal hatır vs.Sonra O -İsmail olan-  "gideceğiniz yere kadar bırakabiliriz isterseniz"gibi bir cümle kurdu.Bu cümle içeride her hangi bir tepkiye neden olmadı.Normal bir cümleydi.Bizlerde zaten bu tür iyiliklere bayılan tipler olduğumuzdan bu cümle karşısında pozitif yüz ifadeleri takınarak arkadaşımızın ne kadar yerinde bir teklife imza attığını kendisine ilettik.
    Kızlar sanki böyle bir teklifi bekliyorlarmış gibi itiraz etmeden arabaya bindiler.Bindiler ama arkada sıkışıklık ifade eden bir durum ortaya çıktı ve ilk şaşkınlığıda ben bu noktada yaşadım çünkü arkadakilerin rahatında her hangi bir değişme göremedim.
    KAMİL DEVAM EDİYOR ANLATMAYA:
    Ben arabanın arka koltuğunda ,en köşede oturuyordum ve kızlarla aramda iki kardeşim vardı;o yüzden rahat hissediyordum kendimi.Kızlarda ki o alışık olmadığımız rahatlık içeride ki herkesi şaşırtmıştı ilk başta.Islanmışlığında tesiriyle çok önemsemedik bunu fakat.
    Çok geçmeden yola koyulduk.Bu arada İsmail davetsiz misafirlerle ayrı ayrı tanıştırmaya yeltendi bizi.Hepimiz saygılı bir şekilde, onlarla tanışmaktan duyduğumuz memnuniyeti bildirdik kendilerine...Tabi ki bu memnuniyet bildirisi tamamen bir formaliteydi.Onlarla tanıştığımızdan memnun olup olmayacağımızı zaman gösterecekti.
    Tanışma faslı henüz tamamlanmıştı ki hanımlardan birinin telefonu çaldı.Melodi tanıdık değildi ;ama çok güzeldi ve duygularıma o kadar tesirli bir şekilde hitap etti ki ,o an içimden  "akradaşım lütfen telefonunu bir süre açma" demek geldi.
    Dileğim bir yerlere intikal etmiş olsa gerek ki hanımefendi telefonunu bir süre açamadı.Sıkışıklık, telefonun ,karmakarışık olduğu dışarıdan bakılınca bile anlaşılan çantada rahatça bulunmasına izin vermemişti.
   Fırsattan istifade ben de başımı hafifçe cama yaslayıp dışarıyı seyretmeye ve müziğin, içimde depreştirmesinden memnuniyet duyduğum güzel duyguların tadını çıkarmaya başladım.
   Elbette ,her güzel şey gibi bu duygusal keyifte, hanımefendinin  telefonunu bulup çantasından çıkarmasıyla kısa zamanda bitmek üzereydi...
     TELEFON ANLATIYOR...
    Karmakarışık ,klasik bir bayan çantası içerisinde,çantanın en ücra köşelerinden birinde ,üzerimde küçük makyaj malzemeleri,bir çift ince çorap,bir paket sigara,çakmak,diş macunu,diş fırçası,kirli bir selpak mendil,orjinal marka bir şişe parfüm ,çeşitli küçük not kağıtları,kartvizitler ve ebatı genişçe bir cüzdan ve buna benzer sayamadığım bir sürü küçük eşya olduğu halde;bir de üzerinde gittiğimiz aracın kasislere ,hendeklere ,küçük çukurlara girerek sallana sallana ilerleyişinin çanta içerisinde oluşturduğu sarsıntılardan, çeşitli yerlerime isabet eden darbelerin oluşturduğu acının tesiriyle, işkence çeker gibi,sancıyla beklerken ;Yüce Allah'tan bir an önce, kullarından  birisine sahibi mi aratmasını diledim.Ve çok geçmeden böyle bir dilekte bulunduğum için hem kendimden utandım hem de sahibim adına bundan pişmanlık duydum.
     Kendimden utanmamın nedeni çok açıktır:Böyle bir dilekte bulunmam benimle o an aynı durumda bulunan arkadaşlarıma büyük bir haksızlıktı.Ayrıca böyle davranarak katıksız bir bencillik örneği sergilemiştim,kendimi onlardan ayırmıştım.Oysa ;o çantanın içerisinde ki eşyalardan en şanslı olanı bendim.Her ne kadar sahibim beni bazen çantanın içerisinde unutsa da bu nadiren uzun sürüyordu.Çantada ki arkadaşlarımdan gün yüzü göremeyenler vardı.Misal;sahibimin çantayı satın aldığı mağazanın kasiyerinden aldığı kart vizit o zamandan bu yana çantanın içerisindeydi;üstelik en altlarda bir yerdeydi.
      Sahibim adına bundan pişmanlık duydum ;çünkü sahibim çok -özellikle de beni kulağına götürdüğünde- rahat bir bayandır.O kadar rahat davranır ki bu durum gittiği her yerde yadırganır,bahis mevzu olur ve sahibimin arkasından rahatsız edici dedikodulara,alaysamalara,sahibime yapılan iğrenç yakıştırmalara mahal verilir.Bazen sahibim beni bu tür ortamlarda unutur.O gittikten sonra geride kalanlar onun için iğrenç dedikodular kaynatmaya başladıklarında benim içim bir tuhaf olur.Bununla ilgili çok manidar anılarımda var ama şimdi onları anlatamam malesef ;çünkü şu an  aldığım sinyal birazdan sahibime bir arama iletmem gerektiğini bildirmektedir.Umuyorum ve dua ediyorum bu bir mesaj olsun.Telefon olmanın en zor yanı budur işte.Gelen aramaların ya da mesajların o çok sevdiğiniz sahibinizi üzeceğini bilseniz de elinizden bir şey gelmez.Göz yaşları içinde iletirsiniz.Şu an da olduğu gibi.
    SEMİH ANLATIYOR: Hanımefendi sanırım anarşistti.Davranışlarına hiç dikkat etmiyordu.Sinkaf kullanıyordu.Az önce telefonla konuşurken muhatabına biz erkeklerin bile ağzına alamayacağı sinkafları savurmuştu.Biz içerdekiler böyle durumlara alışık değildik.İlk reaksiyon Ali'den geldi.İçmekte olduğu suyun bir kısmı genzine kaçmış,bir kısmı üzerine ve çevreye yayılmış(bir püskürtme şeklinde) ve oda gürültülü bir şekilde öksürmeye başlamıştı.Baaayaaanın umursamazlığı bunlarla sınırlı değildi.Sık sık İbrahim'i yavaş olması için uyarıyor ve bu arada "resmen" küfrediyordu.O küfrettikçe,belden aşağı espiriler yaptıkça içeride ki hava ısınıyordu.Şaşkınlıklar yüzlere vuruyor ,nefes alış verişleri hızlanıyordu.Benim sinirlerimde bir sorun yoktu.Kızmamıştım ona.Ama çok şaşırmıştım ve anlamak istiyordum.Farkında olmayarak mı böyle davranıyordu acaba? Klasik bir kimlik sorunu muydu yoksa bu?.Olabilirdi.Yirmili yaşların başındaydı, henüz çok gençti.Deli bir kan dolaşıyordu damarlarında.Doğrusu bu deli kan meselesi bayanlarda geçerli miydi bilmiyordum.Belki de bir kişilik sorunuydu.Kendisini böyle ifade ediyor ve dikkat çekmeye çalışıyordu.Belki de bunlardan hiç biri değildi,herhangi bir anlam,ehemmiyet,neden,amaç olmayan saçma sapan şeylerdi.Bir gerçek vardı o da şuydu:İçerisi ısınıyordu.Tahammül sınırları daralıyordu.Bu kız böyle devam ederse benim ve İsmail'in dışında birilerinden bir reaksiyon görecekti.Bakalım ne olacaktı?
İSMAİL ANLATIYOR:İşte onun bu yönünü çok seviyordum ben.O yüzden ona aşıktım.Bir erkek gibi davranıyordu,hatta bir erkeği aştığı bile oluyordu.Ne güzel küfrediyordu.Küfür ağzına nasılda yakışıyordu.Hiç esirgemiyordu lafını.Ben hayatımda, hiç, bu kadar içi ile dışı aynı olan bir insana rastlamadım.Rahatlığına hayranım canım benim. Şu korkusuzluğa,çekinmemeye,sosyaliteye,sevecenliğe,sempatiye bakın!Siz hiç böylesini duydunuz mu hayatınızda? Bir vurdumduymazlık bu kadar çekici olabilir ancak.Tanrım,bir bayanda bu karizma...En büyük hayalim işte bu karizmadan başkası değildi.Ve onu bulduğum için mutluyum.Hemde çok.Şu içeridekilerin suratlarına bak.Sanki hayatlarında ilk kez bir bayanla aynı arabada seyahat ediyor gibiler.Böylesini ne gördüler ne de görebilirler..Tanıyın işte oluuum benim aşık olduğum kadını...Kadın dediğin böyle olur.Lafını çekmez,korkmaz,ürkmez,çekinmez...İşte bütün bu özellikler onun içinde var.İşte benim sevdiğim kadın bu kadar farklı...
ALİ ANLATIYOR:Sabrım taşmaya başlamıştı.Edepsizliğin ve terbiyesizliğin de bu kadarıydı.Nereden binmişti arabaya.Hep İsmail'in dangalanklığı...Nereden bulur böylelerini anlamıyorum.Hayır bir de seviyorum diyor manyak.Lan böylesi sevilir mi hiç?
Kazasız belasız bi inselerdi şu arabadan.Neyse ki yurtlarına çok mesafe kalmadı.
SELİM ANLATIYOR:Hanımların yurtlarına çok yaklaşmıştık ki hanımlardan ikisi birden İbrahim'den arabayı durdurmasını istediler.Bunu niçin istediler doğrusu ben anlamamıştım.Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağan yağmur şiddetini daha da artırmıştı. Onlar arabadan inmek ve yolun kalan kısmını yürüyerek gitmek istiyorlardı.Burada inmeleri için hiç bir neden yoktu.
İbrahim ilk önce onların bu isteğini anlamadı ve tabi ki durmadı.Ama kızlar tekrar söylediler.Hatta daha fazla gitmemesi için seslerini yükselttiler.İbrahim arabayı durdurdu ama bir şey anlamamıştı,sordu:
    "Niye burada iniyorsunuz ki?Hemen gelmek üzereydik zaten."
    Küfürbaz kız cevapladı İbrahim'i:
    "İnsanların hakkımızda yanlış şeyler düşünmelerini istemeyizde ondan.Yanlış anlamayın ,sizinle ilgili değil"
    İbrahim ve içeride ki diğer hepimiz şaşırmıştık.
    "Niye yanlış düşünsünler ki?" diye sordu İbrahim.
    "Bu kadar erkeğin bulunduğu bir arabadan yurdun tam önünde inemeyiz.Biz namusumuza dil uzattırmayız.Onun için buradan sonrasını yürüyerek gitmek istiyoruz."
    Hepimiz müstehzi bir şekilde gülümsedik.Ama Fitili ateşleyecek asıl cümle İbrahim'den geldi.Ortalık toz duman oldu.Birbirlerine bağırıp çağırmaya başladılar.Kimse bir şey söyleyemiyordu.Araya giren arada kalırdı.İkisi de birbirlerine laf saydırıyordu.İkisi de zekiydi,lafın altında kalmıyordu.İsmail şoktaydı.Ne yapacağını ,ne söyleyeceğini bilemez bir durumdaydı.
    "Yok canım,sen benim namusumu sorgulayamazsın ,haddini bilmek zorundasın tamam mı?"
    "Ben senin namusunu sorgulamıyorum ki,sen de sorgulanabilecek bir namus olduğunu mu sanıyorsun?"
     "Bende namus olup olmadığı seni hiç ilgilendirmez ,tamam mı?Erkek değil misiniz?Hepiniz aynı boksunuz."
   "Kullandığın kelimelere bak.Namus temizliktir.Temizlik ağızdan başlar.Senin ağzın kirlenmiş kızım,geri yanın temiz olsa ne yazar...Senin ağzın kirlenmiş.."
    "Asıl senin kalbin kirlenmiş.O kirli kalple benim temizliğimi düşünemezsin."
    "Ben kalbimle düşünmüyorum kızım,beynimle düşünüyorum ben.Sabahtan beri şu arabanın içinde yapmadığın belden aşağı espiri kalmadı.Şu arabamın vitesinin bir yerlerine kaçmadığımı kaldı,şu arabanın bir yerlerine park etmediğimi.Bunları ben mi uydurdum.Sen söyledin bunları.Sonra kalkmışsın beni yurdun önünde indirme...Seni nerede indirirsem indireyim farketmez ,sen iniksin zaten..."
     "Yeter.İğrençliğine daha fazla tahammül edemeyeceğim senin..."
    Vs vs vs...
     Suçlu İbrahim mi idi,küfür baz kız mı,kimse anlayamadı.Ama içeriyi gazla dolduran küfürbaz kızdı ve  çakmağı çakan da  İbrahim idi.
     "Namusuna dil uzattırmazmısın...He he he...Sen mi?Sen zaten maşallah çok rahatsın namus konusunda.." İşte bu söz yangını başlatmıştı.
     Ama olan İsmail'e oldu.Hışımla çıkıp giden kızın arkasından mı gitsin,dört yıldır her şeyini paylaştığı arkadaşıyla mı kalsın,bilemedi.
     KIZ ANLATIYOR:Şu erkeklerin en sinir olduğum yanı kendilerini bir bok zannetmeleri ve her boku kendilerine layık görmeleri.Şu dünya da her şey onlara serbest bize yasak.Her türlü kepazeliği yaparlar bir şey yok ,biz biraz rahat davranınca böyle havlarlar.Ne oluyor ulan size?Bütün kötülükler bir tek size serbest sanki.İğreniyorum resmen.Eğer bir şey kötüyse bunun erkeği kızı olur mu hiç...Küfretmek kötüdür,bir kızın küfretmesi değil.Ben erkek olsaydım böyle davranacak,böyle düşünecek miydi acaba o hayvan...Elleme iyi oldu sana...Sen o küfürleri hak ettin..Allahtan arkadaşımın arkadaşısın...Yoksa seni mahfederdim orada...Hıyar..Nolcak...



Orhan pamuk,benim adım kırmızıdan ilhamla....
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder