Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

25 Mart 2010 Perşembe

YES WE CAN


  Güzel düşler kuruyorum...Sıcacık hayaller...Ve kapılıyorum onların akıp gidişine...
   Mutsuz insanlar var dünyada biliyorum...Hepte olacaklarını tahmin ediyorum...Üzülüyorum bunun için...Ama yinede mutlu bir dünya için saf ,ölümsüz umutlar besliyorum içimde...
    Karanlık bir yeryüzü dilemeyiz hiç birimiz...Aydınlığa yelken açmak uğraşı içerisindeyiz...
    Mutlu olmaya ihtiyacımız var biliyorum.
    İhtiyacımız olan şey elimizde ,içimizde.
    Düşlediğimiz insanı yaratmak elimizde.
    Hüzün hayatın altedilemez güçlüğü değil..Hüzün bizim güçsüzlüğümüz.
    Engeller bizi altedecek güçte değil.Engelleri güçlü yapan bizleriz.
    Her şey beynimizin içinde küçücük bir alanda cereyan etmekte.
    Evet...Gerçekten..Yapabiliriz...Değişebiliriz...Değiştirebiliriz...
    Yes We can...

22 Mart 2010 Pazartesi

BU GÜN BEN AZICIK AĞLADIM


   Ağladım bu gün ben.Çok değil.Ama ağladım.Azıcık.
   Ağlamak...Ne kadar gizemli bir şey ağlamak...
   Ağlarken yüzümdeki ifadeyi merak ettim ben.Çünkü o an sanki yüzüme çok heybetli ve vakur bir ifade çökmüştü..
   Görmek için hemen aynaya koştum.Ama aynada gördüğüm ifadeyle hissettiğim ifade çok farklıydı.
   Sonra odama döndüm ve ağlamaya devam ettim.
  Yüzümde hissettiğim o eşsiz ifadenin mutluluğu biraz eksik kaldı.Çünkü hissettiğim şeyi gerçeğin üzerinde göremediğime üzüldüm.Bu bana bir çelişki gibi geldi o an ;ama hemencecik kabullendim.Sonsuz sayıda çelişkiden biriydi işte.Ağlayacak ne vardı canım...
     Sonra ağlamaya devam ettim.
    Ağladım,ağladım...Azıcık...
    İçimde sanki gürleye gürleye yağmak isteyen bulutlar dolaşıyordu..Sevgili odamın içinde yalnızdım.Pencereden içeriye sessizce süzülen rüzgar nemlenmiş şakaklarımı okşayıp geçerken içim ürperiyordu.
    Sanki duygusal bir yangının içinde kurtarılmaya muhtaç hislerimin derdine düşmüş gibi tedirgindim.Göz yaşlarım bu kurguyu tastamam ediyordu...
    Ağlamaya devam ettim...Ağladım...Azıcık...
    Bu arada sevgili UMAY UMAY benimleydi."Hiç zaman olmaz mı,geri vermez mi,acımasız o yıllar..."Sonra " kalbi camdan,acıları camdan","sokak soğuk,genzim boğuk,mektubun ağzı bozuk...""Çok acıdım,çok acıktım..""Sokak soğuk,sokak soğuk,lütfen eve dönelim..."Umay o muhteşem nefesiyle sesini odamın içerisine üflerken ben ağladım...
     Ağladım ben...Azıcık...Neden ağladığımı hiç merak etmeden...Yalnızdım ;iyi ki de yalnızdım;çünkü kimsenin neden ağladığımı merak etmesini istemiyordum...
     Ağladım işte ben bu gün...Azıcık...Çok az...
  

20 Mart 2010 Cumartesi

TİPİK BİR MELANKOLİA

  
   Buruk bir halsizlik taşıyorum şu an üzerimde.Ama belli etmiyorum.Maşallah el alem içinde gayet şen ve şakrak sayılırım.Ama içim...İçim gitti içim...
   Sürekli aynı şarkı dolanıp duruyor odamın içerisinde...
   Umay umay "çok acıdım,çok acıktım..""sokak soğuk,sokak soğuk,lütfen eve dönelim..."
   Umay söylüyor  ben acıyorum...Kanıyorum...Umay söylüyor ben geçmişe gidiyorum...Umay söyledikçe gerilere,taaa gerilere gidiyorum..Ve bi an içimden umay şimdi burada olsaydı ve birlikte bu şarkıyı söyleseydik diye geçiriyorum...Sonra kendimi azarlıyorum:"İşe yaramaz hayalperest seni..."Bu azarın üzerine efkarım artıyor..Sigara içmek istiyorum...Satırlarıma ara verip kalkıyorum...
   "Sigaradan sonra yazmaya devam edeceğim" niyetiyle kalkıyorum şu an masamdan ama bakalım...Kısmet olacak mı bu yazının sonunu getirmek...
   Ama tabi ya..Bu bi yazı değil ki...Bir makale yazmıyorum ki şu an bir sonu olsun...
   Peki napıyorum ben şimdi o zaman?
   Boşluğa tuhaf sözcükler bırakıyorum içimde yalpalayıp duran...  
   Hele bir sigara içeyim de ...Belki dopamin bi şeyleri değiştirir içimde ki...
   Yok..Değişen bi şey yok...Aynı yorgun ruh..Sanırım biraz dinlense iyi olacak...

17 Mart 2010 Çarşamba

EVET:HAYALİMİN İÇİNDE SANA BENZEYEN BİRİLERİ VAR...


    Ne yapıyorsun diye sorduğunda cevap vermek için hiç hazır değildi.Zoraki bir şekilde seçtiği klişe sözcükleri sıraladı karşısında kine.Karşısında ki aldığı yanıttan memnun olmayan bir ifadeyle yüzüne baktı onun.O ise buna hiç aldırış etmeden yüzünü gözleriyle birlikte başka taraflara kaçırdı.
    Karşıda ki bir hamle daha yaptı:"Neyin var senin?"...
    Duruşunu hiç bozmadan cevap verdi:"Bir hayalim var..."
    Karşıda ki gülümsedi.Ve daha sakin bir ses tonuyla sordu:"Hayalin ne?"
    Bu kez duruşunu bozdu.Yüzünü karşıda kine çevirdi ve karşıda kinin gözlerinin içine bakmaya başladı.İki simsiyah göz buluşmuştu.Kaşlar hafif çatık ve dudaklar büzüktü.Suratları tam asık sayılmazdı.Karşıda ki siyah göz kıpırdadı önce.Şöyle bir gezindi ve çok geçmeden eski yerine geldi.Bu arada sorulan soruya cevap için bir dudak kıpırdamaya başladı.
   "Bir hayalim var..Şu an karşımda duruyor.."
    Karşıda ki siyah göz bir şey anlamamış bakışlar sergiliyordu.Ve sordu:"Hayalin benimle mi ilgili?"
    Tereddütsüz hayır cevabı geldi bu soruya."Hayalim sensin.Bizzat sen..."
    Karşıda ki şaşırmıştı.Ne olduğunu anlamamıştı.Neyin var senin sorusunu sıradan anlamıyla sormuştu.Böyle bir yanıt bu soruya ait olamazdı.Aslında sorduğu soru çarpıtılmıştı.Kelime oyunu yapılmıştı."Ama olsun"diye geçirdi içinden.Belkide böylelikle hiç bilmediği bir gerçeği öğrenecekti.Şimdi zihninde kendisini gerçeğe yaklaştıracak stratejik sorular düşünmeye başladı.Ve bir kaç soru arasından en kurnazca olduğuna inandığını seçti.Tam sorusunu soracaktı ki daha kurnazca olacak bir soru aklına geldi ve aklına gelen bu yeni soruyu sormaya karar verdi:"Bu hayalin içinde bana benzeyen birileri var mı?"
      Çok derin bir soruydu bu.Bu öyle bir soruydu ki verilecek cevap sahibinin içindekileri açık edecekti.
       İki seçenek vardı cevap olarak.Ama aslında seçenek tekti.
       Evet diyecek ve yıllardır içinde taşıdığı gerçekler gün yüzüne çıkacaktı.Üstelik yıllardır bu an için yaşamıştı.Her gün bin kez açık etmek için uğraştığı hislerini o na söylemeye ilk defa bu kadar yaklaşmıştı."Haydi aslanım"diyerek yüreklendirmeye çalıştı kendini...
      Ürkek bir ses taşıdığı anlamı muhatabının kulağına götürmek üzere ağır ağır dalgalandı havada...
       "Evet...Sana benzeyen ve senden olan birileri var..."