Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

8 Ağustos 2013 Perşembe

GİTTİ PAŞA GELDİ RTE

    Bir kaç gün önce Ergenekon Dava'sına bakan özel yetkili, bu gün artık Türkiye hukukunda bir yeri olmayan, mahkeme kararını açıkladı. Ben kararları ilk kez Hürriyet Gazetesi'nin internette ki "Silivri'de Ceza Yağıyor" manşetiyle öğrendim. Kararların tamamı basına yansıdıktan sonra da bu manşet "Silivri'de Ceza Yağdı"ya dönüştü.

    Ne yalan söyleyeyim dehşete kapılmadım değil.

    Beni dehşete kaptıran şey mahkemenin kararlarını haksız bulmam falan değildi. Galiba yeni Türkiye'ye henüz alışamamıştım. Koca koca paşalara üstelikte darbe suçundan bu vahim cezaların verilmesi aklıma hayalime sığmadı. Aynı his Ergenekon dalgalarında da olmuştu bende. Emekli bile olsa ilk orgeneral düzeyinde bir paşanın sabahın köründe bir polis otosuna bindirilişini hayretler içinde ve "nasıl olur bu yaaa" mırıltısıyla izlemiştim. Bu beni çok sevindirmişti de bir yandan açıkçası. Çünkü bir suç işleyen herkesin eşit olduğu bir toplumdan yanayım. Vergi kaçırdığı için hesap veren sıradan bir iş adamına hesap soruluş usulüyle darbe yapmaya kalkan bir paşadan hesap alınış usulü aynı olmalıdır bence. Eski Türkiye'de maalesef bu yoktu. Bir paşa hesap vermek zorunda değildi.Tabi şimdi RTE aynı tahtta oturuyor. RTE hesap vermek zorunda değildir. O ülkenin başbakanıdır. Koskoca başbakan hesap mı verirmiş? Sonra onu eleştirmenin bile bir adabı muaşereti vardır. Kendi deyişiyle "sen ülkenin başbakanına o tip bir sözü nasıl kullanırsın yaw"? Dolayısıyla sevincim kursağımda kaldı maalesef.

     Peki bu cezalar bir vatandaş olarak beni tatmin etti mi? Elbette ki hayır. Fakat birilerini çok fazla tatmin etmiş olacak ki maşallah, gazete köşelerinin bazılarında zil takıp oynayanlar var. Ve ne hikmetse gazete köşelerinin genelinde de derin bir sessizlik var. Kılıçdaroğlu ve CHP'li kurmayları dışında hiç kimse bu konuda net değil. Hakikaten bir tek Kılıçdaroğlu ve mesai arkadaşları çok net tavır sergilediler. Bu gün RTE'nin suç olarak altını çizdiği  Kılıçdaroğlu'na ait "bu mahkeme
meşru değil" ithamı ne kadar suçtur bilinmez ama Ergenekon kararlarıyla ilgili bir tek CHP'nin kafası net. Geriye kalanlar ise meseleye pek bir mesafeli yaklaşıyorlar. Büyük bir temkinle kalem oynatıyorlar.

     Peki bu dava ve bu davadan çıkan kararlar ne işe yarayacak?

     Bazılarının iddia ettiği gibi askeri vesayeti tarihe gömebilecek mi? Bunu elbette zaman gösterecek ama şunu söyleyebiliriz: Geriletecek ve en azından belli bir süre gündem dışına itecek.

     Peki ya sivil vesayet?

     Bunu hiç düşünen var mı bu ülkede? Var ama henüz baskın değil.

     RTE'ye sorsanız "vesayetin sivili mi olur canım" der bitirir olayı.. Bir zaman "diktatörlüğün sivili mi olur" dediği gibi. Şimdi RTE'ye vesayetin sivilininde olabileceğini anlatmak O'na hayatı baştan anlatmak gibi olur ki bu mümkün değil.

     Elbette sivil vesayet bal gibi olur ve şu an Türkiye'de de vardır zaten. Tabi askeri vesayet ile sivil vesayet aynı şeyler değildir. Her ikisi de ülkede yaşayan belli kesimlere hayatı zindan eder. Askeri vesayet çok küçük bir azınlığa huzur veriyordu eskiden. Çok büyük bir çoğunluğu da eziyordu. Çünkü elinde silah vardı. Fakat sivil vesayet ülkenin yarısına kadarını ezebiliyor şu an. Seçim dönemleri yaklaştığında bu ezme durumu daha da aza iner sivil vesayette.

    Bu analiz bize gösterir ki aslında değişen çok bir şey yoktur. Ergenekon davası ve bu süreçte yaşananlar belki askeri muma döndürmüş, sesini çıkaramaz hale getirmiştir. Nihayetinde bu gün halim selim bir genelkurmay başkanımız var. Kuvvet komutanlarının bırakın isimlerini esamelerini bile görmüyoruz.Artık ekranlarda efelenen , dayılanan orgenerallerimiz yok. Bu iyi bir şey. Kötüsü  bunları tüm cevvalliğiyle telafi eden ve bu hususta yemeden , içmeden, uyumadan; büyük bir özveri ve kararlılıkla çalışan bir başbakanımız var. Yani gitti İlker Başbuğ kaldı Recep Tayyip Erdoğan. Değişen bir şey temelde olmadı. Statüko aynen varlığını sürdürüyor maalesef.