Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

10 Aralık 2010 Cuma

TRANSFORMASYON



   Günlerim yazarak,okuyarak, araştırarak, düşünerek, bazen hüzünlenerek, sakince ve mutlu bir şekilde geçiyor.İnsanın işsiz kalması,evine kapanması , dışarıya çıkması için çok az nedeninin olması çokta kötü değil.Yalnızlıkta böyle ha keza..İnsan kişiliğini en iyi yalnız kalarak güçlendirebilir.

    Bir çok insan için evi sokakların belirsizliklerle dolu gizemli fırtınalarından kaçıp sığındığı sakin bir liman gibidir.Benim için ev böyledir.Ve çok anlamlıdır.Yaşamın türlü türlü güzellikleri hakkında özgürce düşünebildiğim, kendimle başbaşa kalabildiğim , gelecek hülyalarına dalabildiğim, gerçeğin soğuk ve tatsız yüzünden uzaklaşabildiğim anlamlı mekanımdır.

    Zaaflarımdan korkmadan nefes alırım evimde.Çünkü burada zaaflarımı kullanacak kimsecikler yoktur.Arkamdan planlar çevirenler hep kapımın dışındadır ve Allah'a şükürler olsun ki şu ana kadar hiç bir düşünce evimin kapılarını,duvarlarını aşıp burada ki hayatıma müdahale edememiştir. İnsan olarak acziyetimi ve haddimi çok iyi bildiğim ,güçlü olmak ya da güçlü görünmek için çok fazla çaba sarfetmediğim bu mekanda olmaktan mutlu olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Ne ki ,burada ki hüzünlerim, ağır düşüncelerim, ara ara yaşadığım depresyonvari anlarda geleceğe güzel bir anı olarak kendisini kaydettirir.İşte penceremin kenarından önümde uzanan alemi,ufuk çizgisine kadar ,uzak yakın bakışlarla izlememin içinde ki mana; hayatın kıyısında durup, dalgalı bir denizi izliyormuş gibi yaşamı izlemekle bu ölçüde benzeşmektedir.

   Ne var ki insan olmamızın getirdiği en temel gerçeklerin başında ,içimizde ,görmediğimiz ama varlığını her an hissettiğimiz ruh denilen ,mana alemine mahsus imgesel nitelikli , gizemli varlığın sürekli olarak değişme ihtiyacı içinde olması,belli bir noktada sabit kalamaması bazen hayat hakkında yanlış algılamalara saplanmamıza neden olabiliyor.Bu yüzden bir çoğumuz içimizdeki iyilik ya da kötülüğün sonsuza kadar süreceği yanılgısını yaşıyor. Taşıdığımız hal-i ruhiyyat kararlarımızı etkilediğinde ya da içimizde ki hislere güvenerek hareket ettiğimizde peşinde koştuğumuz işlerden istemediğimiz neticeler elde edebiliyoruz. Hayatın bizi yanılttığını düşünüp , neticelerimizin kendi seçimlerimizden kaynaklandığını unutabiliyoruz ve kendi seçimlerimizi yargılamak yerine bizi bu sonuca ulaştırdığına inandığımız çevresel faktörleri suçlu ilan edebiliyoruz.Bu durum çevremize , o çevreyi içinde barındıran hayata karşı amansız bir güvensizliğe neden olabiliyor. Hem hayattan ,insanlardan ,sorumluluklardan,ideallerimizden uzaklaşıyoruz hem de hatalı bir sorgulama yapıp yararsız hükümler verebiliyoruz, en önemlisi yaşadıklarımızdan doğru dersler çıkarmaktan kendimizi alıkoymuş oluyoruz.Karar aşamalarında nesnel değerlendirmelerin ve en az hislerimiz kadar zihinsel enstrümanlarımızın da devreye girmesi, anlık düşüncelerle hareket etmememiz gereği  bu noktada oldukça önemli hale geliyor.

     Bu yanılsamaları geçmişte sık sık yaşamış biriyim ben. Kendimi çok güçlü ya da çok bitkin hissettiğim anlarda verdiğim kararların beni yanılttığını, böyle anlarda verdiğim sözleri yerine getirmekte çokça zorlandığımı itiraf etmeliyim. Doğduğum andan itibaren ruhumda gelişen değişimler ki bunlar bir tür evrim niteliğindedir, yaşadıklarımdan çeşitli neticeler elde etmemi sağladı ve bunlardan en önemliside hiç bir şeye güvenmemek.İnsanlara güvenmiyorum,çünkü hem hislerinin,hem de hayat şartlarının onları sürekli değiştirdiğinin farkındayım.Bu gün içinde bulundukları her şeyin yarın değişivermeyebileğinin hiç bir garantisi yok.Gençliğime güvenmiyorum çünkü zamanın beni bu konuda yanıltacağını çok iyi biliyorum.Sağlığıma,parama,irademe,özüme güvenmiyorum ,bütün bunların diğer her şey gibi zamanla değişebileceğinin,yarının şartlarının bu gününkilerle aynı olmayacağının farkındayım.Öyleyse bu konuda kendi kendime vermem gereken telkin şu olmalı bence: Dengeli bir yaşam sürdürmek.Marjinalliklerden uzak durmak.Bu hayatın böylece ila nihaye devam etmeyeceğinin bilincinde olarak,yeterince düşünüp taşınarak, şartları kendi doğal sınırları içerisinde zorlayarak yaşamak.Bunu becerebiliyor muyum?Tam olarak değil belki ama bunları düşünmenin bile beni etkilediğinin,kendimi kontrol etme noktasında zihnime yardımcı olduğunun bilincindeyim.O yüzden bu düşünce üzerinde herhangi bir oynama yapmamaya gayret ediyorum.

     Hayat sürekli değişimlere gebe.Sonsuza kadar sürecek bir acı olmadığı gibi sonsuza kadar sürecek bir mutlulukta yok bu dünyada. Bu nedenle nerede olursak olalım bize düşen umut ve korku dengesini kurmayı bilmek.O zaman ancak cesaretimiz aptallık, çekingenliğimiz de korkaklık sınırlarından uzaklaşır.

   Yaşadığımızın farkına da ancak böylece varabiliriz. Ve hayatı anlayabiliriz.

    Çünkü düşünmek böyle bir şeydir....


                                                                                                                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder