Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

2 Aralık 2010 Perşembe

ALLAH BU ÜLKEDE KİMSENİN BAŞINA KAZA VERMESİN!!!

Lütfen caddelerde dikkatlice dolaşın.
Burası Türkiye unutmayın...

     Dün gece İstanbul Tem otoyolunda bir kaza meydana geldi.İki kişi yaralı olarak arabalarının içinden çıkarıldı ve yol kenarında ambulansın gelmesini beklemeye başladılar.Birinin yüzü tanınmayacak haldeydi ve sürekli kan kaybediyordu.Diğerinin kanaması yoktu,ama çok fazla inliyordu,belli ki vücudunda kırıklar vardı.Zaman bu iki yaralı için acı demekti.Başlarında bir kaç vatandaş onlara yarenlik ediyor,teselli vermeye çalışıyor ,acılarını bir parça olsun unutturmaya uğraşıyorlardı.Hastane hemen 2 km mesafede olduğu için ambulansın bir kaç dakika içinde orada olacağını düşünüyorlardı.

    Aradan tam elli dakika geçti.Her hangi bir ambulans gelmedi.

   Yurttaşlar gecenin ilerleyen saatine rağmen bir an bile yaralıların başından ayrılmadılar.Her birinin yüzünde yerde yatan vatandaşların yaşadığı acılı dakikaların izleri vardı.Ambulansın gelmediği her dakika içlerinde ki isyanı büyütüyor ama itidallerini kaybetmiyorlar,yerde ki yaralılara umut olmayı sürdürüyorlardı.

    Ve sonunda dayanamadılar.Yaralıları hastaneye kendi araçlarıyla taşımaya karar verdiler.Çünkü ambulans o kadar gecikmişti ki kimsenin ambulansın geleceğine dair bir umudu kalmamıştı.Üstelik yerde yatan yaralıların çektikleri acı sabırlarını ancak o kadar oyalayabilmişti.

    Yurttaşlardan biri aracını yaralıların bulunduğu yere yaklaştırdı.Diğerleri de özenli bir şekilde hastaları araca taşıdılar.Taşırken yaralıların iniltileri yüreklerini burkuyordu.Dayandılar ve yaralıları bin bir zahmetle araca taşımayı başardılar.İki yurttaş daha gecenin o saatinde kendilerini evlerinde bekleyenlere haber verip yaralıları taşıyacak araca bindiler.

    Araba yavaş yavaş hareket etmeye başlamıştı ki hemen yanlarına bir polis arabası yanaştı.İçinden iki genç trafik polisi indi.Araca yaklaştılar ve içerdekilerle konuşmaya başladılar.Polislerden biri cep telefonundan acil servisi aradı ve arabaya döndü:"Ambulansı kontrol ettirdim,yoldaymış,birazdan burada olacaklarmış,yaralıları indirin."

    Araçta ki yurttaşlar bunu kabul etmediler.Ambulansın yaklaşık bir saattir gelmediğini söylediler ve polisin itirazına rağmen hastaneye doğru yola çıktılar.

   Onlar gittikten yaklaşık on beş dakika sonra ambulans olay mahalline teşrif buyurabildi.Yaralıların yurttaşlardan birine ait bir araçla taşındığını ,kendilerinin çok geç kaldığını öğrendiklerinde ise utanmak , üzülmek,ya da hastaneye ulaştırılmış olmalarına,daha fazla beklememelerine sevinmek  yerine tepki gösterdiler.

   Yukarıda kısaca ve yüzeysel bir şekilde anlattığım olay bir hikaye değildir.Gerçektir.Ve bu gerçeği ajans kameraları görüntülemişlerdir.

    Yukarıda anlattığım olay ,yurdumun kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ yamacında gerçekleşmemiştir,Türkiye'nin en büyük metropolünde bir hastaneye 2 km mesafede gerçekleşmiştir.

    Devlet her zaman ki gibi vatandaşının en acılı anında kusursuz bir hizmetle yanında olmayı becerememiştir.Yurttaşlar kendi yaralısını yine kendileri taşımışlar ve başlarının çaresine yine kendileri bakmışlardır.

    Üstelik bahsi geçen olay bir istisna değildir.

    Devlet trafik kazalarının nasıl azaltılabileceği konusunu emniyet bürokrasisinin trafik komiserlerine bırakmıştır.Trafik komiserleri trafiği denetlemekle yükümlüdür.Trafik kazalarını azaltmak için çalışmalar yapmak onların uzmanlık alanı değildir.Bunun için imkanları da zaten oldukça kısıtlıdır.Üzerlerinde ki iş yükünü de hesaba katarsak Trafik Şube Başkanlığı'nın trafik kazalarını azaltacak köklü reformları yapamayacağı açıktır.Zaten trafik kazaları da onların tüm özverili gayretlerine rağmen azalamamaktadır.

    Meclis Genel Kurul'una bile başbakanın zor kullanmasıyla gelen milletvekillerimiz , kendi asli işlerini bile yapamayan milletvekillerimiz her gün onlarca insanımızın canlarına ve mallarına malolan trafik kazalarıyla ilgilenme meselesini yine bürokratların sırtına bırakmıştır.Bürokratlık sorunları çözen değil,sorunların çözümü için kendilerine verilen şablonları uygulayan birimdir.

    Anlayacağınız devlet ne trafik kazalarını önleyebiliyor,ne de trafik kazası yapan vatandaşlarına hakkıyla sahip çıkabiliyor.

      Başbakan bundan bir buçuk yıl önce akla ziyan bir açıklama yaptı:"ABD bizim sağlık reformlarımızı araştırıyor." Neden efendim? "Kendi ülkelerin de uygulamak için..." Eğer ABD sıkandallarla dolu sağlık sistemimizi araştırıyorsa ve üstelik bunu kendi ülkesinde uygulamak için yapıyorsa ABD'nin devlet aklından şüphe etmek lazım.

      Başbakan sağlıkta büyük devrimler yapıldığıyla övünürken dün gece yarısı ,Türkiye'nin en büyük şehrinde,bir hastanenin iki km ötesinde iki vatandaş yaklaşık bir saat ağır yaralı vaziyette ambulansın gelmesini bekledi.

     Sağlık bakanı Recep Akdağ en çalışkan bakan olarak nitelenirken sağlık bakanlığı ambulansları yaralılara yetişemedi.

    Üstelik bu olay bir istisna değil.

    Elbette her şeyin suçlusu devlet değil.Her şeyin sorumlusu devlet değil.Ama devletimiz malesef yığınla konuda çok çok yetersiz.Ve bu devleti geliştirmesi,yeterli hale getirmesi gerekenler birbirleriyle , ucuz hesaplar uğruna tutuştukları kavgayla meşguller.Üstelik kazalar ve gelmeyen ambulanslar sürekli haber bültenlerini işgal ederlerken.

    Netice de burası Türkiye...

    Her an kaza yapabiliriz.Ve kuvvetle muhtemel ambulans zamanın da gelmez. Ve yukarıda anlatılan acıları belki de daha fazlasını yaşayabiliriz.

    Allah vermesin,ama siz siz olun,trafiğe çıktığınızda çok dikkatli olun..

    Burası Türkiye...Temkini elden bırakmaya gelmez...

2 yorum:

  1. Allaha emanet yaşıyoruz.Cidden Allaha emanet

    YanıtlaSil
  2. malesef...gerçeklerimiz bunlar...her başımıza gelebilecek..ALLAH KORUSUN..

    YanıtlaSil