Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

11 Ocak 2010 Pazartesi

KORKUNUN ANALİTİĞİNE KISA BİR GİRİŞ


   Korku üzerine bir araştırma yapıyorum bu günlerde.Araştırmanın yakın bir zamanda sonuçlanacağını umuyorum.Sonuçları da bir makale olarak burada yayınlamayı düşünüyorum.
   Araştırma henüz tam anlamıyla bitmiş değil fakat ben sabırsızlanıyorum yazma konusunda.Bir an önce bitirmek ve yazmak istiyorum ve şu an sabırsızlığım artık katlanılmaz boyutlara ulaşmış durumda.Açlığımı bir parça  gidermek için konuyla alakalı kısa bir başlangıç yapmak istiyorum.
    Uzun zamandır düşünüyorum korku konusu üzerinde.Sanki dünyanın bütün sistemlerinin temeli bir noktada korkuya dayanıyor gibi geliyor bana.Ayrıca korkuyu artırmak için icat edilen bir sürü araç var sanki.Ama bu araçlara farklı farklı amaçlar yüklenmiş.Mesela adına hukuk denmiş.Aslında başka bir perspektif den bakılınca hukuk kavramının çok farklı bir boyutu ile karşılaşıyorsunuz.Sonra bu kavramla ilintili olan bir çok kavramda (iktidar,hükumet,yasama,yürütme ,yargı,silahlı kuvvetler,kanunlar,tüzükler,cezalar vs.) sanki aynı boyuta bağlanıyor.Sanki istenen bir sonucun (ya da düzenin,ortamın,şartların vs) ortaya çıkması ve bu sonucun(düzenin,ortamın,şartların vs) istikrarı için kullanılan tek araç korku ve bütün sistem korkuyu kontrol etme üzerine kurulmuş gibi.
      Şimdi olayı siyasal sistem  ekseninden biraz uzaklaştırıp korku ile ilgili temel kavramlara yönelelim.
      Hiç şüphesiz korkunun farklı farklı boyutları vardır.Bunlardan en önemlisi biyolojik olandır.Korku esnasında insan vücudunda belirgin reaksiyonel değişimler meydana gelir.Ve bu değişim beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlar.Korku durumunda adrenalin salgılanması artar.Adrenalinin salgılandığı yer böbrek üstü bezleridir ve bu olay tamamen beynin kontrolünde gerçekleşir.Bu hormonun başlıca görevi organizmayı acil harekete hazırlamaktır.Adrenalin salgılaması sırasında damarlar genişler,kan basıncı ve kalp atış hızı artar,göz bebekleri büyür ve kan şekeri yükselir.Adrenalin salgısının ardından beyin sakinleşmeyi sağlamak amacıyla noradrenalin denilen sıvıyı salgılar.Tabi bu salgılar korkuyla birlikte öfke ve heyecan anlarında da kendilerini gösterirler.Ayrıca şunu da eklemekte yarar var.Yukarıda bahsettiğimiz bir duyuyu ifade eden ve insanlar için tehlike karşısında acil harekete geçmelerini sağlayan normal korkudur.Normal olmayan korku bozuklukları da vardır ki bunlar bir tür ruhsal hastalıklar sınıfındadır.
         Şimdi yine bir eksen kayması yapalım ve korku kavramını biyolojik daireden çıkaralım.
         Korku insanın kendisinin dışında kimlerin işine yarar?Mesela bir insanın üzerine silah doğrultma eylemini düşünelim.Bir insanın üzerine silah doğrultmanın amacı nedir?O insanı öldürmek ya da yaralamak mı?Elbette ki bunlar olamaz.Çünkü bunlar tetiği çekmenin amacıdır.Silah doğrultmakla muhataba bir mesaj iletilmeye çalışılıyor olabilir mi?"Eğer rahat durmazsan seni dilediğim an öldürebilirim ya da yaralayabilirim."gibi bir mesaj.Böyle bir mesaj karşısında muhatabın önünde iki seçenek olacaktır.Ya rahat durarak karşısındakine itaat edecektir ya da bir tepki verecektir.Tepki vermesi halinde yaralanma ve ölme riskiyle yüzleşecektir.İtaat etmesi durumunda ise bu riski göze alamadığını karşısında kine ifade edecek ve silahı üzerinden çekmemesi kaydıyla isteklerini karşılamaya hazır olduğunu belirtecektir.Ayrıca silahı doğrultan kişinin en büyük kozu da budur.Silah doğrultmakla tetiği çekmek çok farklı şeylerdir ve silah doğrultmalarının geneli blöftür.Ama yine de işin ucunda yaşam olduğu için bu blöf genellikle yenilir.Bu örnekte ana tema şudur:Üzerine silah doğrultulmuş bir insanın içine düştüğü derin acziyetin tek nedeni silahın o kişi üzerinde, yol açacağı tesirlere karşı duyduğu KORKUDUR ve silahı tutan eli güçlü yapansa bu KORKU'nun farkında olmasıdır.
         Şimdi bu örnektende uzaklaşalım ve başka bir örnekle konunun boyutunu genişletelim.
          Köpek korkusu hemen hemen tüm toplumların tanıdığı bir korku türüdür.Bir köpekle bir insan karşılaştığında aralarında korku açısından ne tür bir ilişki gerçekleşir?Eğer bu karşılaşma da insan köpekten korkarsa köpekte ondan korkacaktır.Şöyle ki;bildiğimiz gibi köpekler koku alma yeteneği oldukça gelişmiş canlılardır.Korku durumunda insan vücudunda adrenalin yayılmaya başladığını yukarıda belirtmiştik.Salgılanan adrenalinle birlikte insan vücudu bir koku yaymaya başlar.Bu adrenalinin kokusudur.Köpekler bu kokuyu hissedecek yetenektedirler.Fakat köpekler adrenalin ile adrenalinin hemen ardından salgılanan noradrenalini birbirinden ayıramazlar.Köpek için adrenalin kokusu, karşısında duran varlığın korktuğunun ve her an saldırıya geçebileceğinin bir sinyalidir.Bu durumda köpek algıladığı tehlikeyi bir an önce bertaraf etmek için saldıracaktır.Burada köpeğin saldırmasının altında yatan temel neden karşısında ki insanın saldırmasından duyduğu korkudur.Korku köpeği saldırgan yapmıştır.Köpeğin karşısında ki insanın ise iki seçeneği vardır.Ya tehlikeden uzaklaşmayı deneyecektir ya da bir şekilde saldırıya karşı saldırı ile karşılık verecektir.Bu örnekte korku her iki tarafında davranış biçimini saldırganlık biçiminde belirlemiştir.
         Örneklerden de anlaşıldığı üzere korku doğası itibariyle suistimal edilmeye yani bir tahakküm aracı olarak kullanılmaya oldukça müsait bir konu ve bu durum zaten küresel düzeyde her tür yaşamın içine sinmiş durumda.
         Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
        Devlet vatandaşını korkutarak devletliğini korur.
        Bireyler kendilerinden korkan başka bireyler üzerinde tahakküm kurar.
        Korku belli bir noktadan sonra saldırganlaştırır.
        Korku bir yandan bizi tehlikeler karşısında harekete geçiren bir olguyken aynı zamanda isteklerimizi gerçekleştirmemizin önünde bir engeldir.
        

2 yorum:

  1. Korku her zaman vardı, biz onu bakış açımızla eğittik. Nasıl görünüyorsa, ona göre yargıladık. Bazı korkular vardır ki, seni istediğin seviyeye yükseltmek için güç bile olabilir.

    YanıtlaSil
  2. evet...söylediklerinize katılıyorum..."İstenilen seviyeye yükseltmek için bir güç"olarak korku zaten insanda böyle bir duygunun bulunmasının temel amacı...
    Ama modern çağın korku kavramı biraz daha farklı sanırım...Korku artık çok yönlü kullanılan bir araç...
    Düşünsenize...Terörizm böyle bir şey...Terrör latince de büyük korku demektir...Terörün tarihide çok yeni sayılmaz...İlk terörist eylemler Roma imparatorluğu dönemine dek uzanır.(MS 67)Terörizm korkunun belki de gayrı meşru kullanımır..Hatta profesyonel korku diyebiliriz...Hatta korkunun kurumsallaşmış hali..
    Yani özetle belirtmem gerekirse korku her zaman vardı.Ama artık insanlık korkunun ne olduğunu her yönüyle (fizyolojik,biyolojik,patolojik,sosyolojik,vs vs) biliyor.Ve tabi buda korkuyu kullanmaya yönelik bir takım odaklara sınırsız bir alan yaratıyor...

    YanıtlaSil