Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

20 Haziran 2011 Pazartesi

MALBORALI SOLCULUK



     68 kuşağının faziletlerinden dem vurmaya başladı önce.Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ne yiğit,ne cengaver ,ne cesur, ne ultra süper kahraman insanlar olduğunu anlattı. Ölüm karşısında ki tutumları beyefendiyi oldukça mest etmişmiş. O övüyor , yere göğe sığdıramıyor ve överken kullanacağı cümleleri seçmekte zorluk çekiyordu ve bense sessizce,put gibi dinliyordum. "Sende bir şeyler söylesene " dedi hafif burgulu bir sesle. Aslında istediği şey sürekli gördüğü ve alıştığı bir tepkiydi. Bir klişeyi tekrarlıyor ve bu, gerçeği tam anlamıyla bilinmeyen klişeyi benim de onaylamamı bekliyordu. Onaylamadım elbette.Hayatım boyunca tüm toplumsal klişeler karşısında takındığım o sinir bozucu tavrı takındım. Sustum. Bir şeyler düşünüyor gibi yaptım. "Yaaaa sen neden konuş muyorsun?" der gibi homurdandı.

       "Hakkında hiç bir bilgim olmayan bir konu olduğu için bir şey söyleyemem" dedim.

       Şaşırmıştı.Biraz da sinirlenmişti.Bu ülkede bütün sol ve sağ cenah için sembol olmuş isimlerle ilgili bilgim yok demek ona tuhaf gelmişti. Aslında bu cümle onun beyninde kendisini onaylamadığım biçiminde yankı buluyordu. Bunun farkındaydım. Sinir katsayısını biraz daha artırmak istedim.Bunu bilerek yapacaktım.Zaten sürekli de yapardım. Çünkü bu, Türkler'in genel karakteristiğiydi. Övünmek ve övmek konusunda üstlerine gelir yoktu.Ama övünmenin de övmenin de bir orta yolunu tutturamazlardı.Allah onları bu yeteneklerden eksik yaratmış gibi davranıyorlardı.Halbuki bu bir kader değildi. Bu da benim sinirlerimi bozuyordu. Çünkü onları seviyordum. Çünkü ben de bir Türk'tüm. Her nerede bir Türk'ü övünürken ya da överken görsem üzerine gidiyordum. Bazen de kendimi kaybedip karşımdakini öfkemden sinirlendiriyordum.

      "Anlıyorum" dedim. "Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının öldürülmeleri talihsizlik. Ama şunu da çok iyi  biliyorum ki onlarında yanıldıkları , hata yaptıkları noktalar muhakkak vardır. Onları bir Aziz ya da bir Peygamber gibi algılamam mümkün değil."

       Sözlerim zihninde şimşek etkisi yaptı. Sinirlenmişti ,hem de o biçim. Nabzı artmış ,sesine bir titreme çökmüş ve soluk alıp vermede güçlük çekmeye başlamıştı. Benden beklentisini biliyordum.Nolursa olsun beklentisi gerçekleşmeyecekti. Ortamı yumuşatmayacak ,haklı olduğunu ona hissettirmeyecektim.Buna hakkı yoktu çünkü.Alışmamıştı karşıt düşüncelere tahammül göstermeye. Deniz Gezmiş'in aziz ve yüce bir insan olduğuna onun gibi inanmamı bekliyordu.O bir tabuydu.İçi tabularla doluydu.Onunla ve onun gibi milyonlarca insanla ,bu ülke de iletişim kurmanın yolu yarım yamalak,kulaktan dolma bilgilerle yarattığı heykellerin önünde eğilmekten geçiyordu. Deniz Gezmiş'in asıldığını ve onun bir kahraman olduğunu duymuştu girdiği her ortamda.Hakkında bir tek satır bir şey okumadan ,hiç sorgulama ihtiyacına girmeden tabuyu kabul etmişti. Davranışları benden o tabuya ilişmememi aksi halde hır çıkaracağını salık veriyordu. Ama bende de Halide Edip ruhu vardı biraz. "Hırdan gürden eğilmez boynum. Haklıysan beni ikna etmek zorundasın.Beni ikna etmenin yolu da ikna etmek için uğraşmamak"

     Çok çevik bir hareketle ayağa kalktım. Korkak bir tazı gibi gardını aldı karşımda.Artık küçülebileceği kadar küçülmüştü.Ona uymayacaktım ve uymadım.

      "Seninle kavga edeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun.Böyle bir şey olmayacak. Ama sana şu kadarını söyleyeyim: Deniz Gezmiş ve arkadaşları Amerikan Emperyalizm'ine karşı mücadele vermişlerdi sana göre değil mi? Güya sen de onların izinden gidiyorsun. Onlar sana göre ruhani kişiler. İçtiğin sigaranın markası Amerikan. Giydiğin ayakkabı Amerikan.Binmek için can attığın, bunun için babana her gün kabuslar yaşattığın araba bir Amerikan markası. Amerikan dilini öğrenmek için kurslara gidiyorsun. Eğer imkanın olsa bu gün atlar gider Amerikan üniversitelerinde master yaparsın. Sen Deniz Gezmiş'i sevsen nolur sevmesen nolur. Ama sana bir tek tavsiyem var.Bence sen bu halinle Deniz'cilik yapmayı bir kenara bırakta karşında ki insanların düşüncelerine saygı duymayı öğrenmeye bak."

      Afallamıştı.Ben de sinirlenmiştim. Koşarak terkettim orayı. Bir gün sonra aradı.Buluşmak istedi. Buluştuk.Konuyu hiç açmadık.Ama sanki bir şeyler değişmişti.Ve sanki bir taş yerinden oynamıştı.Mutlu oldum.

2 yorum:

  1. I don't understand some of what you said and i'm so sorry for this... I have no information for coments, but, I like very much your friendship and this is what matters to me :)
    Once, many kisses from Spain :)
    MUAK.
    María

    YanıtlaSil
  2. My heart and my mind are saying the same thing. Your friendship is a gift Noidea. Thank for being my friend :)
    Many kisses from this monitor side :)

    YanıtlaSil