Ve Allah (C.C) buyurdu ki:

İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ. (Ankebut, 7)

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif

DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!

HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...

7 Haziran 2011 Salı

FOREVER



   Bekleme salonuna geldiği ana kadar kalbi hızla çarpmayı sürdürmüştü.Bir ay sonra onu ilk kez görecekti.İçinde bulunduğu odanın ürkütücü bir sadeliğe sahip olduğunu fark etti.Dört duvar,bir ahşap kapı,bir masa ve iki sandalye ;onlarda ahşaptan. Keşke bir pencere olsaydı diye geçirdi içinden.Dışarıyı izleyerek zamanı hızlandırabilirdi. Zihninde bir kaç gündür hep aynı soru geziniyordu."Nasıl bulacağım onu?Her zaman ki gibi güçlü mü? "Kendini sakinleştirmeye çalıştı.Onu üzebilecek her türlü davranıştan kaçınmalıydı.Güçlü görünmeliydi.Onun buna şiddetle ihtiyacı olabilirdi.Ağlamayacaktı ne olursa olsun ve gülümseyecekti.Ayrıca ondan güçlü olmasını,sakin olmasını,sağlıklı düşünmesini,kendisine iyi bakmasını,insanlara dikkat etmesini vs istemeyecekti.İlk kez ondan kadınsı merhametini esirgemesi inancı filizlendi içinde ve bu duygu ,ruhunun bütününde derin acılara neden oluyordu. Ondan merhametini esirgemek zorunda olmak...Yapabileceği daha fazla şey yoktu.Ona eskiden olduğu gibi küçük bir çocuk olarak değil güçlü bir erkek olarak muamele etmeliydi.Onun burada ihtiyaç duyacağı tek şey oydu.Güçlü bir erkek olmak.

     Koridorda ki ayak seslerine kulak kesildi.Uzaktaydılar ve hızla yaklaşıyorlardı.Birazdan kapı açılacak ve o içeriye girecekti. Sarılacaklardı. Bir ay sonra ilk kez kokusunu duyacaktı.Yüzüyle,mimikleriyle,yumuşacık gülümsemesiyle.Görüşme boyunca ellerini hiç bırakmayacaktı.Gözlerini gözlerinden ayırmayacaktı.Gülümseyecekti.Bu durumun onda zerre kadar rahatsızlık uyandırmadığını ona gösterecekti.Ki gerçekten de gurur duyuyordu onunla.Sonra da kendilerine tanınan tüm zamanı konuşarak geçireceklerdi.Nasıl başlayacaktı sohbet?Neler konuşacaklardı?

      Yaklaşan adımlar kavuşma zamanının geldiğine işaret ediyordu.Ayağa kalktı.Çantasını masaya bıraktı.Kapıya doğru bir kaç adım attı ve pür dikkat kapının açılacağı anı beklemeye başladı.Sürpriz bir koşu yapacak ve aniden boynuna sarılacaktı.İçinde taşımakta zorlandığı özlem ve diğer bir sürü karmaşık duygu ona bunu yapmasını emrediyordu.İtaat edecekti.

      Adımlar iyice yaklaştı.Kapıya doğru bir adım daha attı.Pozisyonunu tam olarak zihninde tasarladıklarına göre ayarladı.

      Tak tak tak tak tak...

       Kapı açılmadı.Adımlar yaklaştıkları gibi geçip gitti kapının önünden.Bütün kurgu bir anda çöktü.Ne yapacağını bilemedi.Utandı ve gözlerini odanın içinde gezdirmeye başladı.Kendisini boylu boyunca gözleyen kameranın varlığını fark etti. Utancı büsbütün arttı. Bir kaç adım attı ve sandalyeye yığıldı. Ağlıyordu. Ne zordu.Zorluğunun başkalarınca izlendiği hissi daha da zordu. İçinde yeni bir umut belirmeye başladı. Yine bir adım yaklaşıyordu uzaktan.Ayağa kalkacak takati bulamadığı için midir bilinmez gözlerinde ki yaşlara engel olamıyordu. Olan olacaktı. Böyle karşılayacaktı onu.Ağlayarak.Aldırmadı.Belki de olması gereken buydu.Kapı açıldığında ise şaşkınlığı büsbütün arttı.İçeriye giren o değildi. Siyah üniforması ve upuzun boyuyla içeriye yakın bir mevkide görev yaptığı anlaşılan memurdu. Memur bey diğer sandalyeye otururken yüzünde ağlamaklı bir gülümseme belirdi.Kendisini bıraktı. Artık anlamaya çalışacaktı. Ne oluyordu?

       __Olan şu ki Bayan Hamilton ,eşiniz görüşmeye gelmeyi reddediyor.Bunun yerine size bu mektubu iletmemi istedi.Boşuna bir daha zahmet etmemenizi de özellikle önerdi. Size en son söylediği şeyleri düşündüğünüzü umuyor.

           Bir süre daha masaya keskin keskin bakmayı sürdürdü.Sonra sanki göz kasları yorulmuşta hareket etmekte güçlük çekiyormuş gibi yavaşça gözlerini görevli memurun yüzüne istifledi.Kendisine uzatılan zarfı aldı.Zarfı açarken memura "sizden bir rica da bulunabilir miyim?" "Bende size bir not bıraksam iletebilir misiniz ona?"

         __Aslında bu söylediğiniz yasalara uygun değil Bayan Hamilton.Ama söylediğinizi yapacağım.Çünkü eşinizin iyi biri olduğuna ve aslında yerinin burası olmaması gerektiğini düşünüyorum.

          Teşekkür etti fısıltıyla karışık ,belli belirsiz bir sesle.Zarftan çıkardığı kağıdı sessizce okumaya başladı.Bu onun yazısıydı.Her bir söz farklı bir acıya rehberlik ediyordu.Her harfine kadar buz gibi soğuktu bir de.

          "Umarım sana son söylediklerimi yeterince düşünmüş ve yerine getirmen gerektiğinden emin olmuşsundur. Buradan ayrıldıktan sonra hiç vakit geçirmeden bir avukata git ve boşanma için gerekli işlemleri başlatmasını söyle.Bu söylediğimi yapmazsan bunun için gerekli zaman dolunca buradan ben başlatacağım.Bundan emin ol.Artık benimle işin bitti.Sen hayatına devam edeceksin.Buradan bir çıkışım olamayacağına göre beni beklemek isteğinin de bir önemi yok.Üst üste üç müebbet verdiklerini o gün mahkeme de kendi kulaklarınla duydun.Olanlardan kendini suçlamayı da bırak. Bu gün olsa yine aynı şeyi yaparım. O adamlar kendi seçimlerini yaptılar. Benim en değerlime ,sana, dokunmaya kalktılar.Bunun bir telafisinin olamayacağını da biliyorlardı. Cehennemi boylamayı hakettiler.Cezalarını da buldular.Tanrıya şükür ki,tanrı cezalarını benim elimden verdi. Sana dokunacak olanın sonu budur benim gözümde ,ki bu bütün dünya bile olsa. Bizim hayatımız bu dünya da bitti. Beni bilirsin!Senin için yapamayacağım şey yok. Sana dokunanları öldürdüğüm gibi kendime de yapabilirim bunu.Lütfen beni buna mecbur etme. Sonsuza kadar cehennemi yaşamayı istemiyorum.Seninle sonsuz yaşamda kavuşmayı hayal ediyorum.Bu hayal beni burada ölene kadar yaşatacak.Senin iyi olduğunu bilmeliyim.Bunun içinde sen bunu yapmalısın."


                                                                                                       ARTHUR HAMMİLTON

           Hayır der gibi başını salladı.Mektup baştan aşağıya acı doluydu şüphesiz. Bu satırları yazmakta ne kadar güçlük çekildiğini görebiliyordu.Çantasından kalemini çıkardı ve kalbindekileri olduğu gibi satırlara akıtmaya başladı.

           "Arthur! Hayatımın en önemli sözünü sana verdim.Neden ne olursa olsun sonsuza kadar seninle olacağımı bütün kalbimle sana ifade ettim.Bu sözümden asla vazgeçmeyeceğim.Beni düşündüğünü biliyorum.Beni sevdiğini ve bu satırların anlamının aslında bu olduğunu.Senin orada olman benim için hiç bir şeyi değiştirmedi Arthur.Değişen hiç bir şey yok buna inan.Ve umudunu da yitirme.Umut iyi bir şeydir.Benim umudum senle doğdu.Sen varolduğun sürece de tükenmeyecek.Sonsuza kadar sürecek.Bir şey değişmedi ve değişmeyecek.Söylediğin şeye gelince böyle bir şey olmayacak.Sensiz buralarda kalacağımı düşünüyorsan bunu düşünme çünkü kalmayacağım.Senin gittiğin haberini alır almaz bende yanına geleceğim.Niyetin ikimizi de öldürmek ve cehennem de birlikte yanmaksa inan bana benim için bu da fark etmez. Bir zaman bana "benimle gelir misin" diye sormuştun ve ben de sana "neresi olursa" demiştim. Cehennem olması bir şey değiştirmez Arthur.Seninle cehenneme de gelirim.Ve eğer sen gidersen geleceğim.Seni seviyorum. Seveceğim de.Sen istesen de bundan vazgeçmeyeceğim."
                                                                                             TRACY HAMİLTON

4 yorum:

  1. Thank You for follow me :D
    http://www.jcsdesignz.com/import/graphics/Notepads/have-a-happy-day.gif
    Kisses.
    María

    YanıtlaSil
  2. you are wellcome,mary:):)

    YanıtlaSil
  3. Yes, my friend... I dont know turkish and you dont know spanish, but... Not bad at all... We can speak englihs, d'ont? Is perfect... At the end to my blog i have a translater if you would :D Many hugs and kisses to You
    María
    P.D. I like ENIGMA very much :D

    YanıtlaSil
  4. sure mary...We can speak English...Thank you for your gentle..

    YanıtlaSil