Kendini akıllı zannetmekle akıllı olunmasaydı dünyada bu kadar az deli olmazdı...
Ve Allah (C.C) buyurdu ki:
İMAN EDEREK SALİH AMEL İŞLEYENLERİN HATALARINI AND OLSUN Kİ ÖRTERİZ VE ONLARI YAPTIKLARI AMELLERDEN DAHA GÜZELİ İLE MÜKAFATLANDIRIRIZ.
(Ankebut, 7)
GÜNÜN SÖZÜ
İNSANLARA MERHAMET ETMEYENE ALLAH (C.C)MERHAMET ETMEZ...
Hadis-i Şerif
DUR!BURADAN ÖTEDE RİSK VAR!!!
HOŞGELDİN...AMA BURADAN SONRASI SENİN İÇİN HOŞ OLMAYABİLİR...DİKKATLİ OL...
Ben bir miktar suydum,
Yatağımı arıyordum,
Bulacaktım ama;
İzin vermediler,
Kim mi?
Herkes...
14 Aralık 2010 Salı
SINAV
Bir daha sınav yok.Artık hiç kimse hiç bir nedenle beni, kendimi bir sınava sokmaya mecbur bırakamaz bu ülkede.Bilgimi,beynimi,yeteneklerimi çoktan seçmeli bir sınavla ortaya koymaya çalışan bir sisteme , akılsız bir sisteme daha fazla malzeme olmayacağım.Kendi yolumu çizeceğim.Kendi yolumda önüme çıkacak her türlü engele rıza göstererek yaşayacağım.
Hayatım boyunca sınavlardan hep nefret ederek yaşadım.Nefretim yapılmaya çalışılan işin işlevselliğiyle alakalıydı.Sınav için çalışıyor,sınav için yaşıyordum.Sınav için ezberliyor ama hiç bir şey öğrenmiyordum.Yüksek puanlar aldığım sınavların hiç biri beni daha iyi bir insan yapmadı. Olumsuz davranışlarımı değiştirmeye yetmedi,beni mutlu etmedi,ahlakımı yükseltmedi.Düşük puanlar aldığım sınavlarsa ruhumda derin yaralar açtı,yeteneklerimi törpüledi,beni düşünemeyen bir zavallı haline getirdi ve başarısızlık zihin dünyamı mahfetti.Stres dolu bir yaşamdı.Nasıl olmasındı ki?Nasıl olmasın?
Bilgi bana göre kutsaldır.Öğrenmek ve öğretmekte öyle.Öğrenci ve öğretmen kelimeleri bir meslek dalını ifade etmezden önce nasıl bir fonksiyon görüyordu bilemiyorum,ama gerçek şu ki ben bundan da nefret ettim bu ülkede.Öğretmenler, güya sözüm ona kutsal meslek erbapları otururlar bize sınavlarda nasıl başarı sağlayacağımız hakkında sempozyumlar verirlerdi. Bir kez olsun,"sınav mı, boşver gitsin, sen öğrenmene ve öğrendiklerini yaşamına yansıtmaya bak" diyenine rastlamadım."Sınav için çalışmayın" deyipte bildiğin, sınav gibi sınav sorularını önümüze dayayanına çok rastladım.Onlar,bize sınavsız bir hayatı sunma gibi bir dertleri hiç olmamış öğretmenler, tabii yaa,hepsi geçim derdinde;faturalarının,kiralarının,arabalarına koyacakları benzinlerin paralarının derdinde;düşünmeye fırsatları mı oldu,burası Türkiye ,her şeyin mantıklı bir mazereti vardır, demokrasisinde çarelerinin tükenmediği bir ülkenin öğretmenleri...
Sınav olgusu bir endüstri halini alırken öğretmenlerde başta kimlikleri olmak üzere her şeylerini bu endüstrinin hizmetine sundular ve bunu başarıyla yerine getirdiler. Dershane koridorlarında babamla derin pazarlıklar yapan baylar bayanlar : Öğretmendi onlar. Pazarlığın konusu hiç bir zaman benim ve benim gibi orada bulunan diğerlerinin iyi birer insan olmaları üzerine değildi. Ben bir sınavda yeteri kadar soruda doğru şıkkı bulabilecek yeteneğe kavuşmak istiyordum,onlarda dershanelerine daha çok para istiyorlardı. Hepsi bu. Ben müşteri onlar esnaf.
Bir tanesinin bile öğrencileri olarak bizleri dinlediğini görmedim.Ama hepsi maşşallah çok bilmişlikte en ileri düzeydeydi.Durmadan konuşurlar,durmadan konuşurlar,durmadan vaazu nasihatlerde bulunurlardı. Tamam gençtik,bunlara ihtiyacımız vardı, ama nolurdu sanki bizi de dinleyebilseydiniz ve anlayabilseydiniz..Artık yirmi birinci yüzyıldayız,bir şeyler değişmiştir belki,milenyum" insan öğretmenler" ortaya çıkarmıştır diye düşünüyorum bazen ve umutlanıyorum ama bu aptalca düşünce ve umut her sabah evimizin yüz metre ilerisinde ki ilkokuldan gelen bir sesle, hoparlöre konuşan bir müdür öğretmenin sözleriyle,cümleleriyle altüst oluyor. Değişen hiç bir şey yokmuş. Mantık aynı.Çocuklar öğrenci,insan değil.Duyguları ,düşünceleri,arzuları,yaşama tutkuları ,heyecanları,iniş ve çıkışları yok çocukların, uymak zorunda oldukları yerleşik kurallar var.
Anarşist değilim,kurallara inanıyorum ama kurallar Türkiye'de sanki sırf kural olmak için var ve bunu en iyi uygulayanda öğretmenler.Onlarcası geçti önümden fakat öğretmenler gününü yürekten kutlayabileceğim sadece iki öğretmenim var benim. Onlardan da biri üniversiteden. Kurallara ve sınavlara boğdular koskoca ülkeyi.
Tek suçlu öğretmenler değil elbette ki bu sınav konusunda.Ben de suçluyum.Koyun gibi hangi sınavı açtılarsa gidip girdim. Hiç sorgulamadan,hiç yargılamadan, ne sordularsa cevap vermeye çalıştım. "Sen eşek olursan elbette semer vuran çok olur." Eşşek olan mı daha fazla suçlu semer vuran mı bilemeyeceğim ama kendimi sınav konusunda katıksız bir eşşek gibi hissediyorum.
Benim gibi onlarcasıyla bir odaya dolduruluyorduk, önümüze getirilen kitaplarda ( kitapçık diyorlar nedense; elli altmış sayfa kitapçık nasıl oluyor bilmiyorum ama) yazan soruları cevaplamak için savaşıyorduk.Sınav anına kadar yaşadığımız gerilimin haddi hesabı yoktu.Annem babama "sınavı var ,çok üstüne gitme" diyordu bazen.Sınav psikologları bile vardı ve sonradan bu alanda üniversiteler bölümler açmaya bile başladı.
İşte size tablo.Birileri sürekli bu ülke için yaptıklarıyla kendilerini göklere çıkarmakla meşgul oysa ben onlara sadece bir tek soruyu sormak isterim içimden gelen: Sınavsız bir ülke için neler yaptınız?
Bir halt olmadı ÖSS şampiyonlarından.Bir halt olmadı Boğaziçi mezunlarından.
Sınav kolaycılığımızın en basit göstergesidir,bunu kabul edelim. O kadar kolayına gitti ki bu, bu ülkenin artık ota çamura , her şeye sınav düzenliyorlar.
Ama ben uyandım artık.Bu kadar uzun sürdü uyanmam ama olsun...İlkokula başlamadan önce düşünebilmeyi ne çok isterdim bunları.Hiç bir sınava girmezdim.Bütün hayatımı çalışmaya,öğrenmeye adardım.Bu günkünden çok daha mutlu,çok daha fonksiyonel bir şahıs olacağımdan şüphem yok.
Artık bir sınav yok.Kendi çizdiğim yol var.
Zaten bu ülkede insanın kendisinden başka kimsesi yok.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder